19 Nisan 2010

Türkiye Rallisi: Evden Ralliye

Yıllarca Antalya'ya gittiğimizde yaşadığımız çok güzel hisleri, bu sefer kendi şehrimizde, sabah evde kahvaltı yapıp hissetmek daha da güzel, bambaşka. Evden çıkıp etaba giderken arkandan Ercan Kazaz'ın selektör yapması mesela, garip.

Neyse bugüne Sebastian Loeb lider başlamıştı. Ardından da Solberg, Sordo ve Hirvonen vardı. Loeb'ün önden giderek kazanma ihtimali, akşam yağan yağmurdan dolayı günün ilk iki etabının iptal edilmesiyle ciddi şekilde artmıştı. Arkasındakilerin arayı kapamak için zamanlarının azaldığı gibi, yağan yağmur öndekine süpürtme işlemi de yaptırmayacaktı (zaten bizim rallinin karakterindeki taşlar buna pek olanak da vermiyordu). Böylece yerler de değişmez derken Sordo'nun kazası sayesinde Hirvonen podyuma çıkmış oldu. Başka da çok bir aksiyon olmadı aslında son günde.

Bu, çok güzel bir Türkiye Rallisi'nin de sonu oldu maalesef. Özellikle perşembe günü katıldığım feribot gezisinden inanılmaz keyif aldım. Izlenimlerim ise:

- Loeb ve Raikkonen dışında WRC dünyasında snob yok. Herkes çok rahat, röportaj için gidince "gel böyle otur" diyorlar. 15-20 dakika sohbet muhabbet, seni rahatlatıyorlar. Bütün sorularına da ciddi ciddi yanıt veriyorlar. Favorilerim ise Latvala, Petter Solberg (tabi ki), Kaj Lindström ve Malcolm Wilson oldu.

- Loeb ve Raikkonen'in peşinde ise inanılmaz fazla insan var. Ikisi de başarılı, hızlı ve yakışıklı. Şaşırmamak lazım. Ama mesela Loeb'ü tek başına otururken bulunca bile (Kimi'yi kimse yalnız bırakmıyor) soru sormak istiyorum ben yokmuşum gibi davranıyor. Biraz götlük sezdim burada.

- Ülkemizde ne kadar çok Raikkonen hayranı var inanamadım. Kızlar, Tarkan'ın peşinden koşar gibi Kimi'nin peşinden koşuyor. Bunların arasında da herhangi bir ayrım yok; liselisi çalışanı, kapalısı delisi, motorsporlarına ilgilisi ilgisizi... Tek ortak noktaları kız olmak. Vay anasına!

- Adamlar kendi aralarında da baya muhabbet ediyorlar, gülüyorlar eğleniyorlar. Yani bakıyorsun; kafa bir insan grubu, dünyayı dolaşıp, kendilerine özel hazırlanan etaplarda, dünyanın en iyi ralli araçlarını kullanmak için para alıyor. Pazar gecesi, pazartesi öncesi için çok motive edici bir mantık değil gerçekten.

- TRT de, Spor Bakanı da, halk da ralli hakkında hiç bir şey bilmiyor. Loeb'ün adını duyan bile bir adım öne çıkıyor. TRT'nin canlı yayınlarını sunan kız bile ne dediğini bilmiyor, bütün lafları Volkan Işık'a paslıyor. Burada Serhan Acar'ı ayrı tutmak lazım tabi. Yine de cumartesi günü saatlerce arka arkaya WRC'yi ve F1'i yayınladıkları için TRT'ye de teşekkür etmek lazım. En azından görebiliyoruz bunları.

- Pilotların, etapların değiştiğini iddia etmesi, organizatörlerin de bunu reddetmesi kafalarda soru işareti oluşturdu. Anlamadığım şey, FIA, her etabı, koşulmadan hemen önce geçiyor. Bu sırada etap kontrol edilmiyor mu? (Bu bir sorudur, gerçekten cevabını bilmiyorum).

- Etaplara giderken hiç bir yönlendirici işaret olmaması çok enteresandı. Hadi ben oralarda okuduğum için yolları biliyorum, bir sürü insan kaybolmuştur eminim ki.

- Seyirci özel etabı da çok güzeldi ama tribünleri daha yüksek yapsalar olmaz mıymış? Daha net görseydik herşeyi. Ama galiba isteklerin sonu olmaz, benim gibi ipini kaçırmışlara bıraksan "abe 2 etap da ben süriiim ya, sen hep kullanıyosun" deriz. O yüzden boşver!

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails