2010 gridine bakınca uzun zamandır olmadığı kadar fazla eski şampiyon ve yıldız pilot gözüküyor. Schumacher, Hamilton, Alonso, Vettel, Button ve Massa. Bu isimlerin hepsi şampiyonluğa oynayabilir. Yani sezon büyük ihtimalle yakın puanlarla bitecek demektir.
Pit Girişi olarak tarihe dönüp bir baktık. 1984'te Niki Lauda'nın Mclaren'den takım arkadaşı Prost'un sadece yarım puan önünde ipi göğüslemesi dışında, şampiyonların tek bir puan ile galip geldiği yıllara bakalım dedik. Kim bilir, belki de sene sonunda bu listeye 2010'u da ekleyebiliriz.
1958 ve 1964:
Bu iki sezonu anlamak için o zamanın atmosferine geri dönelim. Kazanın 58'de 8/64'te 9 puan aldığı, her pilotun sadece en iyi 6 sonucunun hesaplandığı, 58'de en hızlı turlara 1 puan verildiği yıllar o zamanlar. 1958, aynı zamanda Fangio'nun yarışları bıraktığı ve markalar şampiyonasının başladığı yıl.
Ilk sezonumuzun baş atları Stirling Moss ve Mike Hawthorn. Bizim zamanımızdan bakınca şampiyonluğu olmayan en iyi pilot denilen Stirling Moss, Vanwall ile Mike Hawthorn'un Ferrari Dino'sunu galibiyetler konusunda ciddi eziyor, 4e 1. Ama Moss'un sıkıntısı, sadece 5 yarış bitirmesi; şampiyona puanına katkı yapacak 6. bir yarışı yok. Hawthorn ise çok daha istikrarlı. Sezon sonunda puan aldığı 6 yarıştan bir galibiyet var ama diğer 5'i ikincilik. Ama toplamda aldığı 49 puan, 6 en iyi skoru hesaplanınca 42'ye iniyor. Moss'un ise hiç bir puan düşmüyor, yine de 41'de kalıyor.
Ama 6 yarıştan puan alma kuralının asıl etkisi 1964'te çıkıyor. Bu yılın aktörleri Jim Clark, Graham Hill ve John Surtees. Clark, 1958'te Moss'un başına geldiği şekilde, toplamda zaten 5 yarış bitirebildiği için, en çok galibiyeti (3) alan pilot olmasına rağmen bir adım geride kalıyor. Hill ve Surtees ise 2'şer galibiyet ve 3'er ikincilik alıyorlar. Bunlar dışında Hill, Hollanda'da dördüncü, Belçika'da beşinci oluyor. Surtees'in elinde ise Ingiltere'deki üçüncülüğü var. Bu sonuçlarla aslen Graham Hill, 41 puanla John Surtees'in 1 puanla önünde sezonu bitiriyor. Ama kurallara göre Belçika'da aldığı iki puanı bırakıyor ve 1 puan geride bitiriyor sezonu. Böylece tarihte ilk defa daha fazla puan toplayan pilot, şampiyon olamıyor.
Yine de görüleceği üzere, bir pilotun sadece en iyi 6 bitişinden puan aldığı sistem, takibi ciddi zor ve mantıksızmış. Neyse ki daha sonra da vazgeçilmiş.
1976:
Zaman, Niki Lauda'nın zamanı. Ferrari'nin bodur Avusturyalı'sı, 1975 şampiyonluğundan sonra 76 için de net favori. James Hunt ise, bir önceki sezon Hesketh takımının ilk ve tek galibiyetini alsa da, bir türlü kazalardan uzak duramamasından dolayı hala "underdog" muamelesi görüyor. Beklendiği gibi Lauda, sezona fırtına gibi giriyor. Ilk 6 yarıştan 4ünü kazanıyor. James Hunt ise politikalarla çevrili. Ispanya'yı kazanıyor, sonra diskalifiye ediliyor, sonra karar döndürülüyor. Ingiltere'de ilk viraj kazasına kurban gidiyor, yedek araçla yarışmasına izin verilmiyor, seyircilerin protesto ile yarışa katılıyor ve kazanıyor, yarıştan sonra diskalifiye ediliyor. Yani sezon baya çalkantılı. Ta ki Nürburgring'de Niki Lauda'nın kazasına kadar. Ölümden dönen ve bütün vücudu yanan Lauda, hasta yatağından James Hunt'ın sezon içindeki puan farkını eritmesini izliyor. Ingiliz'in galibiyetlerine dayanamayan Avusturyalı, yatağından kalkıp kokpite oturuyor. Fuji'deki son yarışa da 3 puan önde geliyor.
Ingilizlerin uzun zamandır ilk defa bu kadar ilgi gösterdiği yarış, Bernie'nin çabaları sayesinde Formula 1 tarihinin ilk canlı yayınlanan yarışı oluyor. İşte tam bu sebeple, akıl almaz yağmur altındaki yarış iptal edilemiyor. Niki Lauda, ilk tur sonunda güvenlik gerekçesiyle yarıştan çekiliyor; James Hunt da üçüncü olarak ilk ve tek şampiyonluğunu 1 puan farkla alıyor. Lauda ise 1977'de ikinci şampiyonluğuna, 1984'te üçüncü şampiyonluğuna uzanıyor.
1994:
1994, 1 puan farkla biten mücadelesinden çok, Senna'nın San Marino'da kaza yapıp hayatını kaybetmesiyle anılıyor. Ama bir efsanenin bitişi, bir başka efsaneyi çıkardı da denilebilir. Williams ve Senna ikilisi, ilk 3 yarışta pol pozisyonu alarak gücünü göstermişti. Ama 3 yarışı da Schumacher kazanmıştı. Sezon boyunca Damon Hill ve Michael Schumacher, iki yarış hariç bütün hepsini kazandılar.
1994, şampiyonanın gidişatı olarak, ciddi şekilde 1976'ya benziyor aslında. Sezon başında Schumacher de Lauda gibi ciddi bir fark açmıştı ve şampiyonluğa koşar adımlarla ilerliyordu. Ingiltere'de siyah bayraklara uymamaktan, Belçika'da da teknik sebeplerden diskalifiye edilen, 2 yarış da ceza alan Alman, aynen Lauda gibi sezon ortasında, açtığı puan farkının erimesini izlemek durumunda kaldı. Bu durumdan yararlanan ise bir başka Ingiliz, Graham Hill'in oğlu, Damon Hill idi. Avustralya'daki sezon finaline Schumacher, Hill'in 1 puan önünde girdi. Ikili, startta Mansell'i geçip öne kurulmuşlar ve arkadakilerle arayı ciddi açmışlardı. Yani "atan alır" şeklinde bir mücadele içindelerdi. Ta ki Hill, Schumacher'i geçmek için atak yaptığında, Alman pilot kapıyı kapatıp ikili çarpışana kadar. Schumacher orada, Hill de pitlerde yarışlara veda etmiş ve Schumacher, ilk şampiyonluğunu 1 puan farkla kazanmıştı.
Schumacher, aynı manevrayı, 1997'nin son yarışına 1 puan farkla önünde girdiği Jacques Villenueve'e de yapmış ancak sadece kendisi yarış dışı kalınca JV tek şampiyonluğunu kazanmıştı. FIA, aynı zamanda Schumacher'i o senenin sonuçların diskalifiye etmişti.
2007:
Michael Schumacher, sezon öncesi yarışları bırakmış ve bir dönem kapanmıştı aslında. Yerine de Mclaren'in yetenekli ama soğuk, Iceman lakaplı Fin'i Kimi Raikkonen gelmişti. Bazılarına göre şampiyona, Ferrari'nin karakterine daha uygun olan ve bir kaç senedir takımda bulunan Massa ile geçen senenin şampiyonu, Renault'dan Mclaren'e geçen Alonso arasında olacaktı.
Hesaplarda olmayan iki adam, 2007'yi domine etti: Kimi Raikkonen ve Lewis Hamilton. Özellikle, sezon başlamadan Hamilton'a şans veren yoktu. Ama çaylak pilot arka arkaya podyumlarını Kanada'da ilk galibyete döndürdükten sonra aldı başını gitti. Ilk yılında, uzun süre lider kaldı. Bu arada en büyük rakibi de kendi takım arkadaşı Alonso idi. Bazen kapalı kapılar arkasındaki kavgaları ile, bazen pitte birbirlerini engelleyerek, bazen de puanlarla hep birbirlerini yediler. Son iki yarışa da Raikkonen'in önünde girdiler. Kimi'nin, aradaki 17 puanlık farkı son iki yarışta kapaması için ciddi bir mucize gerekiyordu. Şangay'da yarışı önde götüren Lewis, pite girerken (kabak lastiklerinin de etkisiyle) kum havuzuna saplanıyor ve yarışdışı kalıyordu. Kimi birinci, Alonso da ikinciydi podyumda.
Son yarış Brezilya ise uzun zamandır görülmemiş dramalara sahne olacaktı. Kimi'nin şampiyon olması için Alonso'nun üçüncülük, Hamilton'ın yedincilikten yukarı çıkmaması ve Kimi'nin yarışı kazanması gerekiyordu. Ikinci cepten yarışa başlayan Hamilton, vites kutusu arızası ile çok zaman kaybetmiş ve geriye düşmüştü. Massa önde, arkasında Kimi ve Alonso. Daha sonra pitstoplarda Ferrari, iki pilotunun yerini değiştirmiş ve şampiyonluk için Kimi'nin önünü açmıştı. Iceman 110 puanla, 109 puanlı Alonso ve Hamilton'ın önünde şampiyon olmuştu. 1 puanın 3 pilotu ayırdığı tek sezon olarak da tarihe geçti 2007.
2008:
Hamilton, 2007 Brezilya'nın acısını 2008 Brezilya'da çıkarmaya niyetliydi. En büyük rakibi Alonso, Mclaren'deki uyumsuzluğundan Renault'ya geri dönmüş ve gerilerde kalmıştı. Raikkonen ise istikrarsızlığının had safhalarındaydı. Sezonu 2 yarış galibiyetiyle kapayacaktı. Ama bu sefer karşısında, yıllardır şampiyonluk için sırasının gelmesini bekleyen Massa vardı. Ama ikilinin arasındaki mücadele, iki süper sürüşten çok, kim daha az basit hata yapacak şeklindeydi. Hamilton Kanada'da pit çıkışında duran Kimi'nin üstüne çıkmıştı, Massa Singapur'da benzin hortumuyla pitten ayrılmıştı vs. Ve son yarışa Hamilton, Massa'nın 5 puan önünde gelmişti.
Son yarış Brezilya, Massa'nın anavatanı. Uzun süredir bir yerlinin kazandığına şahit olamayan, bir önceki sene Massa'nın Kimi'ye şampiyonluğu hediye ettiği, Hamilton'ın şampiyonluğu parmaklarının arasından kaçırdığı yarış. Eğer Mclaren'in Ingiliz'i 6. olursa üstüste ikinci sene şampiyonluğu son yarışta bir puan farkla kaçıracaktı. Iki pilot için de çok ciddi psikolojik baskı kısaca. Massa, yarışa polden başlıyor ve hep önde götürüyor ama gözler Hamilton'da. Yağmurun başlamasıyla beraber ilk önce vakit kaybediyor genç pilot, sonra tekrar çıkıyor beşinciliğe. Ama birden, şaşkın bakışlar arasında, dışa kayan Hamilton, Vettel'e geçiliyor. O an şampiyonluk Massa'nın. Hamilton, bir türlü Vettel'i geçemiyor. Ama şans ona başka şekilde gülüyor. Kuru hava lastikleri ile devam eden Timo Glock, son turun son virajında hem Vettel'e hem de Hamilton'a geçiliyor. Yarışı kazandığı sırada şampiyon olan Massa ise, Hamilton'ın Glock'u geçmesiyle 1 puan geride kalıyor. Mclaren'in manevi oğlu tarihin en genç şampiyonu, Brezilya'nın bodur evladı da gözü yaşlı bir yarış galibi oluyor.
2010'un da en az yukarıdakiler kadar güzel bir sezon olması dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder