25 Mayıs 2010

Monaco'nun Küçük Prensleri: Part 1, Eskiler

Monaco GP'si, sırf F1'in değil, motorsporları dünyasının tamamının en önemli yarışlarından biridir her zaman. En klasik deyiş ile, dünyanın en önemli 3 motorsporları yarışından biridir, Le Mans 24 Saat ve Indy 500 ile beraber.

Ufak krallıkta yapılan bu yarış, her zaman büyük sürücülerin yarışı olarak da bilinir. Dünyanın en iyi sürücüleri, bu yarışı bir veya birden çok kez kazanmış, rüşdlerini ispat etmişlerdir. Fakat her zaman kazın ayağı böyle olmamış tabi. Bir de Monaco'yu kazanmasına rağmen şampiyon olamayan pilotlar var. Son kazanan Mark Webber'i saymıyoruz, ondan önce istatistikleri verelim: Monaco galipleri arasında 16 şampiyon, 13 şampiyonluk göremeyen pilot var. Şampiyon pilotlar toplamda 38 kez Prens ile el sıkışmışken, şampiyonluk göremeyenler bu şerefe sadece 17 kere nail olmuşlar. Monaco'nun en başarılı pilotu 5'i arka arkaya olmak üzere 6 galibiyet ile efsanevi Ayrton Senna, hemen arkasında 5'er galibiyet ile Graham Hill ve Schumacher var. Şampiyonluk yaşamadan en fazla Monaco zaferi tadan kişi ise 3 kere ile Stirling Moss.

Dar ve virajlı yollarda zafer tadan ama kariyerinde şampiyonluk görememiş pilotlara bakalım şimdi de:

Maurice Trintignant: 1955 ve 1958'deki yarışların galibi Fransız, şampiyonluk kazanamamasına rağmen birden çok Monaco zaferi olan 3 pilottan biri (diğer ikisi Stirling Moss ve David Coulthard) ve bunların arasındaki tek Ingiliz olmayanı. Hatta daha da ilginç bir istatistik, kariyer toplamındaki iki galibiyetin de Monaco'da gelmiş olması. Yarış kariyerinden sonra şarap üreticiliğine geçen Trintignant (Jarno Trulli'nin de aynı yolun yolcusu olduğunu hatırlatalım), daha sonra üzüm bağlarının olduğu yerin valisi de olmuş biri.

Stirling Moss: Muhtemelen şampiyon olamamış pilotlar arasındaki en başarılı kişi olan Moss, Monaco'yu 1956, 1960 ve 1961'de kazanarak bu ünvanını adeta pekiştirmiş. Sir Stirling'i bu kısa satırlarda anlatmak anlamsız, ama Monaco dışında Nürburgring, Pescara, Mille Miglia gibi çok uzun ve zorlu yarışlardaki üstünlüğünü, ralliyi de denemiş olmasını ve Goodwood'62 sırasında yaptığı kaza ile altı ay komada kaldığını not düşelim buralara.

Bruce Mclaren: Stirling Moss'un komada olduğu sırada bir başka efsanevi pilot Monaco'yu kazanacaktı, o da şu anki Mclaren takımını yaratan kişi, Yeni Zelandalı Bruce Mclaren'di. Jack Brabham tarafından keşfedilen genç, 1960 sezonunda onun arkasında 2. olacaktı. Can-Am serilerini de kendi ürettiği araçlarla domine eden, aynı zamanda Mclaren takımının ilk galibiyetini de kendi alan Mclaren, 32 yaşında Goodwood'da yaptığı kazada hayata çok erken veda etti.

Jean-Pierre Beltoise: Formula 1 kariyerinin hemen hemen tamamını Matra ile geçiren Fransız, bu kariyerdeki tek galibiyetini de yağmur altında koşulan Monaco'72 yarışında, ikinci olan Jacky Ickx hariç herkese tur bindirerek sansasyonel bir şekilde kazanmış. Ama bunu Matra'dan BRM'e geçtiği sezonda yapması da bir bakıma şanssızlık olmuş. Başka büyük bir başarı kazanmadan 1974'te emekliye ayrılan bir Fransız'ı, bir başka Fransız, Olivier Panis, 24 sene birebir kopyalayacak.

Ronnie Peterson: Monaco 1974'ü, F1'in en sevilen ve muhtemelen en hızlı pilotlarından Isveçli Ronnie Peterson'un kazanması kimse için sürpriz değildi tabi. Lotus'u ile dar sokaklarda zaferi elde eden Peterson, belki kariyerinde Prens ile bir kaç kez daha karşılabilirdi. Ama Monza 78'deki kazasının ardından kırılan bacağından bir kemik parçasının kanına karışması ile F1'in en dramatik vefatlarından biri onu, Bruce Mclaren gibi, fazlasıyla erken aramızdan ayırdı.

Patrick Depailler: Fransız pilotların Monaco'yu kazanıp şampiyonluk kazanamama alışkanlığının bir devamı Depailler. Kariyerindeki iki galibiyetin ilkini Tyrell ile Monaco'da alan Depailler, sene sonunda Ligier'e, 1980'de de Alfa Romeo'ya geçiş yaptı. Aynı sene de Nürburgring'de yaptığı antreman kazasında hayatını kaybetti.

Carlos Reutermann: F1'in modern çağından önce şampiyon olamayanların Monaco'daki son saltanatı, 1980'deki Reutermann galibiyeti ile başladı. Peterson'un ölümünden sonra Ferrari'den Lotus'a geçen Reutermann, oradan da Williams'a geçmiş ve o seneki tek galibiyetini Monaco'da almıştı. F1 kariyerinden sonra politikaya merak saran Arjantinli, en son 2011 seçimlerinde Arjantin devlet başkanlığına oynacağını açıkladı. Daha da ilginci, bir sürü insan başkan olabileceğini de iddia ediyor. Herkes Ari Vatanen gibi değil demek ki.

Gilles Villeneuve: Kanada'nın medari iftiharı Gilles de, listedeki bir sürü başka pilot gibi pistte hayatını (oldukça erkenden) kaybedenlerden. 1979 şampiyonluğunu takım emirleri ile Jody Scheckter'e verse de en azından 1981'de Monaco'yu kazanmıştı. Hem de çok güçlü ama yol tutuşu düşük ve sürmesi çok zor Ferrari'si ile. Sonradan oğlu Jacques, Monaco'yu kazanamasa da şampiyon olarak efsane soyada en büyük kupayı getirmiş oldu.

Ricardo Patrese: Barrichello'dan önce F1'de en çok yarışa başlayan isim olan Italyan pilotun ilk yarış galibiyeti, Monaco 82'de, fazlasıyla şanslı bir şekilde gelmişti. Ilk önce lider De Cesaris'in, ardından yeni lider Pironi'nin benzinleri son tur içinde bitince, o tura 3. başlayan Patrese, bir anda yarışı kazanmıştı. Bundan sonra 11 sezon daha yarışsa da hiç bir zaman şampiyonluk göremeyen Patrese, aynı zamanda modern era'dan önce Monaco'yu kazanıp şampiyon olamayan son pilot oldu.

Reutermann, Villenueve ve Patrese'nin 3 sene üstüste kazanmasıyla Monaco'da şampiyon olamayanların egemenliği yaşandı 80'lerin başında. Ama sonrasında şampiyonlar, oldukça ağır bir şekilde rövanşı aldılar. 1996'de Olivier Panis'in kazandığı yarışa kadar geçen 14 senede Monaco'yu kazanan her pilot, şampiyonluğu da kazandı. Modern zamana ise bundan sonraki postta gireceğiz.

2 yorum:

sukullaci dedi ki...

moss ve mclaren çok ilginç zaten nasıl şampiyon olamadılar hiç.

Sinan Kolat dedi ki...

o kadar enteresan hikayeleri var ki aslında bir sürü şampiyon olamayan pilotun. 1 puan ve 5 şampiyonluk diye bir yazı yazmıştım, orda bile az kaldı aslında, çok daha enteresan hikayeler var

Related Posts with Thumbnails