Yarıştan sonra Christian Horner, suçu iki pilotuna paylaştırdı, oldukça politik oynadı yani. Sportif Direktör Helmut Marko ise Webber'in daha haksız olduğunu belirtti. Biz tabi ki internet ve televizyondan seyreden insanlar olarak bir yere kadar takımların iç dinamiklerini öğrenebiliriz ama James Allen, Red Bull'un takımiçi dinamikleri hakkında güzel bir yazı yazmış. Burada önemli noktalardan biri Helmut Marko'nun, takımın Germen köklerine daha sadık olduğu ve ufaktan da olsa Vettel'i tercih ettiği. Avusturya takımı Red Bull'un Alman Vettel'i daha fazla kolladığını Joe Saward da yazmış. Takım tabi ki bu iddiaları reddetti; zaten kimse kabul edemez böyle bir şeyi ama bu, böyle bir tercihin olmadığı anlamına da gelmez.
Bu tip durumların, takımın iki pilotunun birden başa oynadığı anlarda ortaya çıktığı gerçeğini gözardı etmemeliyiz. Webber ve Vettel, yarışa girerken aynı puanda Pilotlar Şampiyonası liderliğini paylaşıyordu. Yani önde bitiren -ki bu, normalde yarışı kazanan demek olacaktı- liderliği de tek başına ele geçirecekti. Burada es verelim ve Fuji 2007'ye dönelim. Yağmurlu yarışta Alonso'nun kazasıyla Güvenlik Aracı periyodu yaşanıyordu. Lewis Hamilton lider, arkasında henüz ciddi atılımını yaşamamış Red Bull'dan Mark Webber ikinci, onun arkasında da Toro Rosso'nun gencecik Alman pilotu Sebastian Vettel üçüncü. Ve güvenlik aracının arkasında birbirini takip eden pilotlardan Vettel, Webber'e arkadan çarpmış, hiç beklenmedik şekilde süper sonuca giden iki aracı da yarışdışı bırakmıştı. Olayların akabinde Vettel, Toro Rosso garajında hıçkırıklara boğulmuş, Webber ise gelip kendisiyle oldukça tatsız bir konuşma yaşamıştı.
40. turun arka düzlüğüne geri dönelim. Iki Red Bull'un yanyana geldiği ana. Vettel, kendi pilot geliştirme akademilerinden yetişmiş bir Red Bull başarı hikayesi. Red Bull'un galibiyeti yokken Toro Rosso ile boğa ailesinin ilk galibiyetini almış, geleceğin şampiyonu. Webber ise kariyerinin ikinci baharını yaşayan, bu güzel günlere de sonuna kadar tutunmaya kararlı takım arkadaşı. Vettel'in, Webber'in yanından geçmesi, takımın liderliğinin Vettel'e de geçeceği anlamına geliyor aynı zamanda. Ve Webber, bu lokmayı yutmamaya kesinlikle kararlı. Bu yüzden de yer bırakıyor ama anca, ucu ucuna. Iki pilot birden kaybeden oluyor sonrasında.
Bir de kontrat açısından bakmak lazım bu olaya. Webber'in adı Ferrari ile anılmaya başlamıştı Monaco'dan önce. Sonrasında Red Bull cephesinden Webber ile anlaşmamaları gibi bir durumun söz konusu olmadığı açıklaması yapıldı. Alonso, benzer sıkıntılar yaşadığı Mclaren'den tek sezon sonra kaçmıştı. Webber, eğer takımın kendine karşı döndüğünü görürse yarışacak bir çok koltuk bulabilecektir, hele de Barcelona ve Monaco'daki performansından sonra. Ferrari'nin, Massa'nın yerine birini koymak istediği sır değil. Yine de bu, 2011'de olmayabilir. Renault'da bir yer açılabilir kendisine, veya Barrichello'nun yerine eski takımına geçebilir. Ama ortada bir Nick Heidfeld sendromu olduğunu da göz ardı etmeyelim. Belki bunları konuşmak için erken ama karpuz kabuğu bir kere düşmüşken yüksek sesle düşünmenin sakıncası yok.
Sene başında takım arkadaşı sıkıntısının en az hissedileceği takım olarak görülüyordu Red Bull. Sorunun, Newey dizaynı aracın dayanıklılığından bekleniyordu hatta. Şu anda durum tam tersi; araç hızlı ve nispeten beklenenden sağlam ama takım için dinamikler fokur fokur. Red Bull'da olacaklar, iki şampiyonaya da direkt olarak yön verecek 2010'da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder