20 Mayıs 2011

Imola 94 Part:2 (Cuma Antremanları)


28 Mayıs 1994’te Ayrton, Leonardo ile birlikte Algarve’den ayrılıp özel uçağı ile Münih’e, Audi yetkilileri ile buluşmaya gitti. Audi’nin Brezilya ana distribütörü olmak için yürüttüğü pazarlıklar son aşamasına gelmiş, imzaya kalmıştı. Oradan Italya’ya bu sefer de Pauda’daki Carraro bisikletlerinin fabrikasına gitmişlerdi. Sebep yine ticariydi; Carraro, Senna’nın adını kullanarak bisiklet üretmek istiyordu. F1 sonrasındaki hayatını düşünen Ayrton, buradaki basın toplantısında 1994 sezonunun Imola’da yeniden başladığını belirtmeyi de ihmal etmiyordu. Buradan Imola’ya doğru yola çıkan Senna ve ekibine TAG Heuer’in pazarlama bölümünün başındaki Mike Vogt da eşlik ediyordu; yeni Senna saatleri hakkında konuşmak için.

JJ Lehto ile Roland Ratzenberger’in yolda olduğu saatlerde Senna, Williams garajına yüzünü göstermeye gelmişti. Aida’daki yarıştan sonra yapılan testler hakkında bilgi aldıktan kısa bir süre sonra, piste 10 km uzaklıktaki oteli Castello’ya geçti. Mclaren günlerinden beri aynı otelde, hatta aynı odada kalırdı: 200 numaralı suit. Hemen altındaki odada Frank Williams, hemen üstündeki odada da Ron Dennis vardı. En yakın arkadaşı, masörü ve sağ kolu Josef Leberer, her zaman olduğu gibi akşam 10’da masajını yaptıktan sonra Ayrton, Brezilya’yı, Adriane’yi aradı. Iki sevgili, heyecanlarını gizleyemeden konuştular.

29 Mayıs 1994 Cuma. Açık hava ve güzel bir güneş altında başlıyordu haftasonu. Sabah yapılan antreman turlarında aracından hiç memnun olmayan Senna, gelişmelerden memnun olduğunu açıklayan Hill’den bir saniye daha hızlıydı. Öğleden sonra birde başlayan ilk sıralama turu seansında Brezilyalı pilot, hemen en hızlı zamanı elde etti. Saatler 1:20’yi gösterdiğindeyse bir başka Brezilyalı, Ayrton’un çekirgesi, Rubens Barrichello sahne aldı. Imola turunun sonlarındaki Variante Bassa şikanının kerb’lerine fazla hızla gelen genç Rubens’in Jordan’ı, bir uçak gibi havalanarak ilk önce lastik bariyerlere, ardından da çitlere takıldı. Yolun kenarında bir kaç takla atan Jordan, sonunda ters bir şekilde durduğunda Barrichello, bilinçsiz bir şekilde aracında kurtarılmayı bekliyordu. Gelen Italyan görevliler, aracı hızla düz çevirdiler. Şu anda F1 tarihinin en tecrübeli pilotu olan Barrichello’nun kariyeri, o sırada bitebilirdi bile.

Senna, vatandaşının kazasını duyar duymaz pistteki tıbbi müdahale merkezine koştu. Bu sırada girişler yasak olduğundan Senna, binanın arkasındaki çitlerin üstünden atlayarak içeri girdi. Rubens’in başına geldiği sırada Brezilyalı pilotun bilinci geri geliyordu. Barrichello: “Uyandığımda ilk gördüğüm şey Ayrton’un suratıydı, bana bir yandan (sakin ol, bir şeyin yok) diyor, öbür yandan da ağlıyordu. Daha önce onu hiç bu kadar duygusal görmemiştim, sanki yaptığım kaza kendisinin başına gelmiş kadar içtendi”.

Ayrton Senna da Silva, tıbbi müdahale merkezinden ayrılır ayrılmaz Williams’ın kokpitine girdi ve zamanını daha da geliştirerek seansı birinci sırada bitirdi.

Damon Hill: “Rubens’in kazasının en çarpıcı tarafı, hızıydı. O kadar hızlı yükseldi ve çitlere girdi ki çitleri delip seyircilerin arasına gireceğini düşündük. Bu da yetmiyormuş gibi görevlilerin gelip aracı hızla düzeltmeleri berbattı. Rubens’in başının, aracında sağa sola savrulduğunu görebiliyorduk (hatırlatalım, o günlerde HANS yoktu). JJ Lehto ve Jean Alesi, daha o sezon testlerde boyun ve omur sakatlıkları geçirmişlerdi benzer şoklarla. Görevlilerin, aracı ya yavaşça düzeltmeleri ya da olduğu gibi bırakmaları gerekiyordu.”

Seansın sonunda kendisini bekleyen gazetecilerden, yarış mühendisi David Brown ile görüşmek için bir saat isteyen Senna, söz verdiği zamanda gazetecilerin yanına dönmüştü ama hiç kendisi gibi değildi. Başladığı cümleleri bitirememek, kendi dediklerini hatırlamamak Senna gibi konsantrasyon seviyesi çok yüksek biri için son derece anormaldi.

Röportajlardan sonra David Brown ile çalışmasına devam etti Senna, oradan da Leberer ve Leonardo ile akşam yemeğine gittiler. Otele döndüğünde ilk yaptığı şey Adriane’i aramak oldu. Adriane: “Telefonu açtığında hüngür hüngür ağlıyordu, ona ne olduğunu soruyordum ama konuşmuyordu bile. Çok korkmuştum. Rubens’in kazasını anlattı sonra.” Daha sonra ilişkilerinden bahsetmeye başladılar. Eskiden Ayrton Senna’nın kız arkadaşı olmaktan korkan Adriane, artık böyle hissetmediğini söylemişti. Belki çok daha uzun konuşabilirlerdi ama Galisteu’nun Lizbon uçağını yakalaması gerekiyordu. 

1 yorum:

sukullaci dedi ki...

Sonunu bilince insan ağlamaklı oluyor.

Related Posts with Thumbnails