Bir süre önce twitter'da, THY niye Formula 1'e sponsor olmuyor diye bir muhabbet dönmüştü. Gerçekten de uçan kuşa sponsor olan havayolumuz, ülkemizde can çekişen F1 yarışına sponsor olsa, eminim takvimde kalmamıza dair ümitlerimize çok büyük etkisi olur. Benim duyduğum kadarıyla THY'nin bu tip bir sponsorluktan çekinmesinin sebebi, kazalarla ilişkilendirilmek.
Peki dünyada durum nasıl? Şu anda Qantas Avustralya'ya, Etihad Abu Dhabi'ye, Gulf Air de Bahreyn'e sponsorluk yapıyor. Virgin markasında bir kaç havayolu bulunduğunu, Lotus'un patron Tony Fernandes'in AirAsia'nın sahibi olduğunu da unutmayalım. Yani dünya çapındaki havayollarında genelde böyle bir durum yok.
THY'nin uzun vadeli planlarında dünyada önemli bir aktör olma, filo büyütme ve bunun promosyonunu da spor üstünden yapmak varken daha ne kadar uygun olabilir Türkiye GP'sine sponsor olmak diye düşünüyor insan. Isim sponsorluğu için istenebilecek bedel konusunda bir fikrim yok ama 1) Manchester United veya Barcelona'ya sponsor olmaktan çok pahalı olmasa gerek, 2) bütün sene markanın, devamlı anılacak olması muhtemelen o bedele değer. Türkiye GP'si ile yapılacak bir senelik deneme anlaşması eminim iki taraf için de bu işin olurunu ortaya koyacaktır.
Bir beyin fırtınası yapalım. 2010'da Türkiye GP'sinin adı 2010 Formula 1 Turkish Airlines Turkish Grand Prix olsaydı... Sezonunun en önemli dönüm noktalarından biri olan Webber-Vettel çarpışmasının ardından aylarca, hatta sezon bittikten sonra sezon özetleriyle tekrar tekrar THY adı bütün dünyaya yayılacaktı.
Başka bir fikir: Bir pistin, geçmiş/kültür yaratabilmesinin en önemli noktalarından biri virajları. Ve bizde öyle bir viraj var ki, bu kadar kısa zamanda tarihin en iyi virajları arasında yerini almış durumda. Bütün pilotlar, yazarlar, takım patronları buradan bahsediyor. Yeni yapılacak pistler, kendilerine bunun kopyasını yapıyor. Ama biz bunu bir kültüre, bir yaşanmışlığa döndüremiyoruz. Nasıl döndürebiliriz? Oraya bir ad vererek. Hermann Tilke pistlerinin en önemli dezavantajlarından biri suni olmaları, 1. viraj, 2. viraj vs... Oraya mesela F1 lastiklerini Türkiye'de üreten Pirelli, ismini verse. Pirelli virajı. Veya aynı şekilde THY virajı, son yasakların üstüne Efes Virajı mesela. Veya bir sigorta şirketi, oraya ismini verdikten sonra reklamında orada yoldan çıkan araçların görüntüleriyle sükse yapmaz mı? Yarışa adını vermek gibi pahalı bir şey olacağını da zannetmiyorum. Aynı şekilde arka düzlüğümüzün ortasındaki kırılma bölümüne veya sondaki 3 yavaş viraja ad verilse yarışımızın havası ne kadar değişir bir anda. Buradan gelecek paralarla biletler de daha ucuz olabilir. Daha ucuz bilet, daha fazla insan. Işte Bernie Ecclestone'ın ülkemiz hakkında dediği motorsporları altyapısı yok eleştirisinin asıl karşılığı bunlardır bence.
Bir fikir de uluslararası şirketler ve FIA için. Herşey takım, yarış, pilot bazlı düşünülüyor, bunların marketing değeri üzerinden hesaplanıyor. Ama Formula 1'in de kendi değeri var açıkçası. Bu da bir sponsor çekebilir açıkçası. Mesela şu anda spordaki en büyük sponsorlardan olan Santander, Formula 1'e sponsor olabilir; Santander Formula 1 Championship. Veya pilotlar şampiyonasına bir, markalar şampiyonasına başka bir sponsor bulunabilir ama bu biraz kafa karıştırabilir. Ilk bakışta garipsenebilecek bile olsa, bakarsanız çok uzak değiliz buna. Sonuçta DHL Fastest Lap yarışması yapılmıyor muydu? Bunu, FIA'nın herkes için aldığı bir havuz sponsor olarak algılarsak, yani buradan gelecek gelirin takımlara dağıtıldığı ve takımlara ekstra gelir sağlandığı bir ortamda daha eşit bir rekabet ve takımların sponsorlara karşı ellerinin daha sağlam olduğu bir ortam oluşmaz mı?
Paranın, sporun ruhuna zarar verdiği tartışmalarının ortasında belki çok kapitalist bir yazı gibi durdu ama sponsor gelirlerinin, diğer bütün sporlar gibi Formula 1 için de çok önemli olduğu bir ortamda, bu parayı nasıl daha iyi kullanırız ve sporun gelişimine katkı sağlarız diye düşünmek, para sporun ruhunu öldürüyor demekten daha yararlı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder