Avustralya, Malezya ve Çin; birbirinden farklı karakteristiklerde üç farklı pist ile başladı 2011 sezonu. Bundan bir ay önce kafamızda cevaplamayı beklediğimiz bir çok sorunun dibine, yavaş yavaş o cevaplar ekleniyor. Avrupa sezonuna girmeden önce bu senenin üç büyük değişikliğine, üç yarışın perspektifinden bakmak için de doğru bir zaman sanki.
KERS: 2009'da kullanıldığında avantajdan çok dezavantaj olmuş, şampiyonluk için çekişen iki takım da (Brawn ve Red Bull) sistemi hiç kullanmamıştı. Hatta bu sisteme en çok yatırım yapan takım olan BMW, gittikçe yükselen grafiğini bir anda dibe düşürmüş, sezon sonunda da spordan çıkmıştı (tamam, sırf bu yüzden olmasa da tamamen alakasız diyemeyiz). Bu sene ise Red Bull hariç her takım KERS'i tepe tepe kullanıyor. Tam da bu yüzden aslında kimseye bir avantaj sağlamıyor. Herkes hemen hemen aynı anda butona basıyor ve KERS geçişleri yaşanmıyor. Peki niye KERS var ve yıllar boyunca da olmaya devam edecek? Çünkü KERS'in kısa vadede yarışlara yaptığı etki, birine avantaj sağlayıp diğerinin önüne geçirmekten çok (bknz Spa 2009, Kimi'nin Fisichella'yı geçip Ferrari'nin o seneki tek galibiyetini alması), beceremeyene vereceği dezavantaj. Red Bull gibi aracı mükemmele yakın olan bir takım bile, KERSsiz zor durumda kalabiliyor. Bir bakıma motor, vites kutusu gibi diyebiliriz yani: çalıştığı değil çalışmadığı zaman hissettiriyor kendini. Uzun vadede ise motor üreticileri için yol araçlarına aktaracak çok önemli bir deney ve Formula 1, olduğundan daha çevreci gösteriyor. Yani motor teknolojilerinin gittiği yöne bakan ve bu yüzden F1'i, başka motor üreticileri için de cazip yapan bir adım. KERS, uzun bir süre daha burada.
DRS: Geçen hafta yarışmada, DRS ile ilgili düşüncelerinizi sormuştum. Anlaşılan çok sevilen bir kural değişikliği değil bu blogun okurları arasında. Çin GP'sinden sonra düşüncelerinizde değişiklik oldu mu acaba? Arka düzlükte 15 km kadar hız farkı yaratan ve özellikle ilk turlarda birbirine yakın çok araç olduğundan acayip drag'ler yaratan değişik bir sistem DRS. Açıkçası ben, DRS'e çok karşı değildim. Geçişleri arttırıyordu, fena gitmiyordu sanki (Malezya yarışını izleyemediğimi unutmayalım). Ama Çin'de düşüncelerim değişti. Yarıştaki güzel geçiş hamlelerinin hemen hemen hepsi DRS bölgesinin dışında oldu, özellikle de DRS sonrasındaki son virajda. Benim de aklıma şöyle bir fikir geldi: sistem sadece arkadaki aracın öndekiyle farkı 1.5 ile 0.5 saniye olduğunda kullanılabilsin! Çünkü DRS aslında NBA'deki draft gibi, arkadakine yardım eden, aradaki farkları kapamaya yarayan güzel bir sistem. Ama olay geçişe gelince biliyorsunuz ki öndekinin geçilmekten başka şansı yok. O yüzden 1.5 ile 0.5 saniye arasında arkadaki aracın öndekine yaklaşması için kullanılsın ama fark daha kapandığında, yani gerçekten geçiş hamlesinin yapılacağı mesafe sağlandığında kullanılamasın ve geçiş, doğal yollardan yapılsın. Ne dersiniz?
Pirelli'ler: Lastikler, bu senenin açık ara en fazla fark yaratan unsuru. Italyanların geçen seneki Kanada GP'sini kaç kere izlediklerini bilmiyorum ama kendilerine verilen direktifleri çok iyi uyguladıkları kesin. Bu sebeple de eleştirilmelerine içim kesinlikle el vermiyor. 2011'de yarışların çok keyifli olmasında, geçişlerin artmasında, stratejinin fark yaratabilmesinde çok büyük katkıları var. Çin'i örnek alalım: Yarışın farklı turlarında Vettel, Massa, Button, Rosberg hatta sıkarsak Alonso'nun bile yarışı kazanma ihtimali vardı ama Hamilton kazandı. 18.likten yarışa başlayan Webber, strateji sayesinde podyuma çıktı. Daha önce yapılmamış bir şey mi, hayır ama yine de bu seferkinde lastiklerin getirdiği stratejinin oynadığı rol yadsınamaz. Her pilot, sıralama turlarında harcadığı lastiklerden geride kalanı kadar bir sprint barutu ile başlıyor yarışa adeta. En doğru zamanda bu sprint barutunu kullanan da galibiyete uzanıyor. Mesela Rosberg, barutunu fazla erken kullandı. Massa ve Button'ın barutları beklediklerinden erken bitti. Vettel ise neredeyse kafasındaki planı başarıyordu. Ama stratejisini, cumartesiden elinde diğerlerinden fazla barut kalan Hamilton başarıyla uyguladı ve yarışı kazandı. Insan, Türkiye GP'sinde, özellikle de 8. virajda sağ lastiklere binecek güçlerin yarışı nerelere çekeceğini görmek için sabırsızlanıyor.
Sizin, kural değişiklikleri ve bu seneki yarışlara (pozitif veya negatif) etkileri hakkında görüşleriniz neler?
19 Nisan 2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Kerse 2009dan beri hiç ısınamadım. (BMWnin gidişini hazmedemediğim için bu olayı hep Kerse mal etmişimdir.) Ortalama, düzgün çalışan bir Kers olduktan sonra takımlar arasında çok fark da yaratmıyor. Belki startta iyi kullanan avantaj sağlayabilir.
1.5 0.5 saniye olayı biraz karışık gibi. Pilot tam nerede kapaması gerektiğini nasıl bilecek, veya düzlükte o momentumla hava koridoruna girerse yasak olduğu için düzlük sonunda atak yapmayacak mı? Hakemlere çok iş çıkar böyle bi yöntemde.
Pirelliye teşekkür etmek lazım, lastkler tam kıvamında. Strateji çok çok önemli hale geldi birden bire. Hatta STR, Sauber gibi takımlar sırlamada hiç son seansa kalmaya çalışmasın bence 11-12 olup strateji yapmaya baksınlar
Şu andaki gibi belli bir bölgede iki araç arasındaki fark ölçülecek. Eğer 0.5-1.5 saniye arasındaysa pilot, sistemi çalıştırabilecek. Daha yakın veya daha uzaksa çalıştıramayacak. Zaten şu anda da pilotun elinde olan bişi diil, önündeki araçtan 1 saniyeden daha gerideyse, bassa da açılmıyor DRS. En azından bence, şu andakinden çok daha karmaşık olmaz gibi.
Kers konusunda şu ana kadar keskin bir düşüncem yok. Sadece RedBull'u şu ana kadar biraz yavaşlattığı için iyi bir sistem olduğunu düşünüyorum.(Aslında Vettel'i destekliyorum ama yarışlar da tek düze olmasın :D) RedBull kersi düzeltene kadar diğer takımlar kendilerini geliştirirlerse sezon boyunca çekişmeli mücadeleler izleyebiliriz.
DRS hakkında benim de iyice kafam karıştı. Çin yarışından sonra biraz daha olumlu geldi. Malezya'da etkisi oldukça fazlaydı. Çin'de daha dengeli kullanıldığını düşünüyorum. Örneğin; yarışın başında Vettel Hamilton'ın 10 tur boyunca 1 sn lik dilim içinde peşindeydi ama DRS geçiş yapmasına imkan vermedi. Daha sonra pite girmeden farkı 0,5 sn altına düşürünce geçişini yaptı. Hatta DRS i kullanmadan Hamilton'ın yanına geldi, DRS sayesinde daha kolay bir geçiş yaptı. DRS'in kullanım alanı bu noktada ön plana çıkıyor. Sizin önerdiğiniz 1,5-0,5 sn düşüncesi de bence fena değil. Ama yine de DRS hala kafalarda bir soru işareti.
Lastikler ise şu ana kadar bence yarışların yıldızı. Yakıt ikmalinin kaldırılmasından sonra değeri azalan stratejiler tekrar lastiklerle beraber önem kazandı. Tabii takımlar lastik konusunda daha uzmanlaştıkça etkisi azalabilir ama yine de yarışlara heyecan katmaya yeteceğini düşünüyorum.
Yorum Gönder