11 Temmuz 2011

Die Grüne Hülle!

F1.com'da Fantasy Formula diye bir bölüm var, takip ediyorsanız görmüşsünüzdür. Burada Formula 1 pilotlarına bazı enteresan sorular soruyorlar, cevaplarını alıyorlar ve siteye yüklüyorlar. Sorulardan biri ¨hayatınız boyunca bir tek pistte araç yarıştıracak olsanız dünyanın hangi pistini seçerdiniz?¨. Bir sürü cevap var tabi ki ama bana garip gelen şey bir tek pilotun Nürburgring Nordschleife dememiş olması. Çünkü eğer bu soru bana sorulsaydı cevabım çok net bir şekilde o olacaktı.

Geçen hafta Rock Werchter festivalini izlemeye Belçika'ya, oradan da yakın bir arkadaşımı ziyarete Köln'e gittim. Ve hazır buralara kadar gelmişken, bir hayalimi daha gerçekleştirmeye karar verdim. Köln'den arabaya atlayıp yaklaşık 90 km güneydeki Nürburgring Nordschleife pistine gitmeye karar verdik Andreas ile.

Andreas'ın kız arkadaşının Nissan Micra'sını alıp yola koyulduk. Alman autobahn'ları, hız limiti olmamasıyla gönülleri alsa da nedense beni pek etkilemedi. Herhangi bir asfaltı düzgün otoban gibilerdi. Ama piste yaklaştıkça, pistin ruhunu her tarafta varlığını hissediyorsunuz. Otobanın üstünde Nürburgring tabelaları, kocaman panolarda pistte her hafta neler olacağı yazılı. Çıkıştan çıkıp Alman kırlarına girdiğinizde ise bir anda manzara değişiyor. Göz alabildiğine yeşil tonlarıyla bezeli pastoralliklerin arasında bir gidiş bir gelişlik yol ve yol üstünde binlerce modifiyeli Porsche'lar, Caterham'lar, BMW'ler ve niceleri. Bir anda araç skalası, bir yarış pistini andırmaya başlıyor.

Nürburgring, adını içinde bulunduğu (aslında çevrelediği de diyebiliriz) Nürburg kasabasından alıyor. Kasabanın geçim kaynağı pist. Evlerin yarısı otel ve her duvarda yarış arabaları çizimleri var. Ayrıca kasabanın hemen çıkışında Aston Martin, Jaguar, Dunlop, Bridgestone gibi önemli markaların büyük test merkezlerini görüyorsunuz. Buradan araçlar, piste geçiyolar ve test yapıyorlar. Ve görüyorsunuz ki herkes motorspor aşığı.

Biz buralardan geçip kasabanın öbür tarafındaki Rent Race Car adlı firmaya gidiyoruz. Bir sürü yer gibi, burası Nordschleife'de kendi aracını kullanmak istemeyenlere yarı-yarış otomobilleri kiralıyor. Nissan Micra'yı severiz, bir sıkıntımız yok o konuda ama oralara gidip Nürburgring'in hakkını vermek için farklı bir şey kullanmamızın elzem olduğu ortada. Kısa bir tanıtım ve kurallar toplantısından sonra yeni bebeğimizle tanıştırılıyoruz: VW Scirocco. 220 beygir, semi slick lastikler, yarış frenleri (seramik değil ama maalesef), roll-bar, aerodinamik eklemeler. Yani bir R8 olmasa da bildiğiniz Scirocco da değil.

Ilginç bir kaç noktayı burada belirtmeliyim. F1 pistine değil ama orjinal, Yeşil Cehennem denilen Nürburgring'in Nordschleife versiyonuna parayı basıp girebiliyorsunuz. Bu, genel olarak dünyadaki diğer efsane pistlerde çok kolay olacak bir şey değil. Bu yüzden her gün saat 5'ten sonra Touristfahren (Tourist Ride) denilen bir olay oluyor. Bizim de kullandığımız okazyon buydu. Ama bunun dışında yarım günlük paketler de alabiliyor ve istediğiniz aracı kullanabiliyorsunuz. Hatta araç kiralamanıza gerek yok, kendi aracınızla da piste çıkabiliyorsunuz. Bu sırada size kask vermiyorlar, isterseniz veriyolar. Ama kamera çekimi yasak. Daha önce isteyen istediği gibi kameraya çekebiliyormuş ama bazı kazaların Youtube'a koyulmasından sonra böyle bir yasak getirilmiş. Mantıklı, ama buralara kadar gelmiş bizi durduramazlar tabi ki.

Devam. Araca biniyoruz, daha Rent Race Car'dan çıkmadan ilk farkettiğimiz şey frenlerin çıkardığı ses. Hayatımda ilk defa yarış freni takılı bir araç kullandığımı farkediyorum o anda. Ama yine de herşeyin doğru olduğundan emin değilim, frenler inanılmaz yüksek bir ses çıkarıyor sanki. Kilometreler ilerledikçe hem ben alıştım hem de sürüş sırasında çok keyifli bir his verdi bu frenler.

Nordschleife'ye hakim olanlar için açıklayayım, bir tur başlangıcı pistin kısa start-finiş düzlüğünde değil, arkadaki uzun düzlüğün ortasında. Bu demek oluyor ki arka düzlüğünün tamamını kullanamıyorsunuz, ortasında sağa girip sıraya yerleşip manyetik okuyucuya kartınızı okutmanız ve tekrar piste konilerin arasından dönmeniz lazım. Belki de Nordschleife deneyiminin en tatsız tarafı buydu. Ama o kadar da olacak.

Pisti viraj viraj anlatmayacağım, onu aşağıdaki videoda yapıyorum zaten. Ama Gran Turismo'da bol bol oynadığımdan dolayı ezbere bildiğim pisti, oyun ile karşılaştırayım biraz. Itiraf etmem gerekir ki GT ekibi, pisti inanılmaz bir gerçeklikle oyuna yansıtmışlar. Herşey çok doğal geldi. Bir kaç farklılık da yok değil tabi ki. Mesela pistteki irtifa değişimleri, oyundakinden çok daha dramatik. Muhtemelen oyun, o kadar iniş çıkışlarla yapılsa oynaması ciddi zor olabilirdi. Özellikle pistin 3. sektöründeki inişler çıkışlar insana bir roller coaster yaşatıyor sanki. Bunun dışında oyunda bazı kaçış alanları, gerçeğinkinden çok daha fazla. Hızlı virajların dışlarındaki o çakıl havuzları yerine minik boşluklar ve kocaman armco'lar görmek biraz tırstırdı.

Bu kadar laftan sonra aslında videoya geçmek lazım. Önce uyarılar: Videoyu izleyince hayal kırıklığına uğradım çünkü kesinlikle yaptığınız hızı göstermiyor. 200 km civarına çıktığınızda bile pek anlaşılmıyor. Onun dışında ben aracı kullanırken videoyu Andreas çekiyor. Biraz sarsmış kendisi, o yüzden çok süper görüntüler olmadığını itiraf edeyim. Ben bir yandan sürerken bir yandan pisti anlatıyorum elimden geldiğince. Ama Andreas'a ayıp olmaması açısından Ingilizce anlatıyorum affınıza sığınarak.



Izlediğiniz video attığım ilk tur. 4 turluk paketlerden aldık, Andreas bir ben üç tur kullandım. Son turumda da zaman tuttuk. 9' 30''lik turumla aslında hiç fena da yapmadım. Rent Race Car'a geri döndüğümüzde bir kıyaslama yapmak açısından onlara altımdaki araçla iyi bir tur derecesinin ne olacağını sordum. Ilk defa çıkmamı göz önüne aldıklarında 11-12 dakikanın iyi sayılabileceğini belirttiler. Kendi zamanımı söyleyince ¨bize böyle şeyler sölemeyin ama bir yandan da baya iyi bir tur olmuş¨ demelerini egomu yükseltti itiraf ediyorum. Çünkü her ne kadar videosunu görmeseniz de son turda gerçekten sınırlara yakın gidiyordum. Hatta bir viraja fazla hızlı girdim ve yusuf yusuf duvara gidiyorduk, neyse ki girmedik. Aracın yapabileceği en iyi zaman 8 buçuk-9 dakika civarıymış. 9 dakikanın altına inmek için fazlasıyla risk almak ve pistte binlerce tur atmak gerektiğini söyledi oradaki Herr Eğitmen. GT'de yeteri kadar tur attığımı ve virajların hepsini bildiğimi kendisine iletmekten geri kalmadım. Bir dipnot daha: Dün Top Gear'in Nürburgring videolarını izledim. Jeremy Clarkson, bir Jaguar ile 10 dakikada pisti dönüyor.

Itiraf ediyorum, inanılmaz bir deneyimdi. Turlar bittiğinde kan ter içinde kalmış ama başka bir insana bürünmüştüm. Bundan sonra araç kullanmaktan aynı zevki alabilir miyim bilmiyorum, eğer bunu geçecek bir deneyim varsa muhtemelen daha fazla para biriktirip Nürburgring'de daha dehşet bir araç kullanmak olabilir. Ama beynimin bir kısmının Alman asfaltlarında kaldığını ve hala gün içinde bazen attığım turları kafamda döndürdüğümü söyleyebilirim.

Nordschleife seferinden diğer resimleri görmek için buyrun burdan...

6 yorum:

keyser soze dedi ki...

Adrian Sutil galiba seni duymuş olacak ki bugün eklenen röportajda pist olarak Nürburgring Nordschleife i seçmiş :) Şahsen bana sorulmuş olsa (çok zayıf bir ihtimal :)) ilk tercihim Spa-Francorchamps olurdu.İkinci tercihim Monaco olurdu.

Bu arada cahilliğimi bağışlayın ama bu bahsettiğiniz Nürburgring Nordschleife pisti sıradaki Formula 1 yarışı olan pist, değil mi?

Sinan Kolat dedi ki...

Evet ben de gördüm Adrian Sutil'i, hemen sölemiş. Artı puan yazdı hanesine. Spa da heralde en üst pistlerimden biri olurdu. Ama Monaco pist diil, o yüzden sölemezdim. Monaco varsa listede Macau da olmalı yoksa.

Şu an F1de kullanılan Nürburgring pisti, Nordschleife'nin yanında yapılan modern bi tesis. Nordschleife ise eski F1 pisti, Niki Lauda kazasını yapana kadar kullanıldı (1976). 20 kilometre uzunluğunda ve çok tehlikeli. Ama ikisi yanyana ve aynı isimle :)

keyser soze dedi ki...

Zaten ben de daha sonra fark ettim aynı pist olmadıklarını.9 dakika zaten çok uzun bir süre gibi geldi :)

Yalnız Formula 1 Fantasy ile ilgili küçük bir araştırma yaptım.Vettel ve Hamilton da Nordschleife pistini sevdiklerini söylemişler.Yani seveni o kadar da az değilmiş :)

KEMAL ATASOY dedi ki...

Öncelikle süper bir deneyim olmuştur diye düşünüyorum. Bir kaç sorum olucak;

-Türk ehliyeti ile kullanabiliyormuyuz pisti?
-Herhangi bir kazada ne oluyor? Sigorta yapılıyormu?

Sinan Kolat dedi ki...

Merhaba Kemal Bey

Türk ehliyeti ile kullanılıyor, ben de öyle kullandım. Sigorta yapılıyor, belli bir limitten sonrasını ödemiyorsunuz. Ama kiraladığınız yerden bunu yaptırmanız lazım.

Bu arada sitemizin asıl adresi değişti, artık pitgirisi.com adresinden yayın yapıyoruz.

Teşekkürler

KEMAL ATASOY dedi ki...

Merhaba, bilgi için teşekkür ederim. Siteyi favorilerime ekliyorum.

Related Posts with Thumbnails