10 Temmuz 2011

En Yakın Düşman

(Yazıyı iki hafta önce yazdım ama ancak bugüne bitirebildim kusura bakmayın, konu zamansız olduğu için yine de ekliyorum.)

Motorsporlarında bir pilot olarak kendini kanıtlamanın en önemli kriteri, senle (genelde) aynı ekipmanı kullanan takım arkadaşını geçmektir. Ve pilotlar, bunu başarmak için Makavelist olmaktan hiç bir zaman geri kalmazlar. Tarihin en kanlı bıçaklı takım arkadaşları muhtemelen Alain Prost ile Ayrton Senna'ydı. Aralarında 7 şampiyonluk bulunan iki muazzam pilot, özellikle şampiyonluk için başbaşa kaldıkları zaman birbirlerine karşı bazen gerçek anlamda öldürücü darbeler vurmaktan çekinmediler. Suzuka 89 ve Suzuka 90, böyle bir hikayenin ulaşabileceği en epik noktalar da diyebiliriz.

Montreal'de Button ile Hamilton'ın çarpışması ve Hamilton'ın yarışdışı kalması son derece yumuşak bir şekilde atlatıldı diyebiliriz Mclaren kampında. Ne yumruklaşmalar, ne konuşmamalar. Herşey tatlıya bağlandı (gibi duruyor), Button'ın galibiyetini Hamilton da kutladı vs. Bunun önemli sebeplerinden biri Jenson ile Lewis'in insan olarak da iyi anlaşıyor olmaları. Ama kişisel olarak, bu olayın büyümemesinin en büyük sebebinin, şu anda Mclaren'in şampiyonluk kazanacak durumda olmaması olduğu düşünüyorum. Eğer şampiyonluk iki Mclaren pilotunun arasında geçseydi, bu çarpışmayı hiç bir dostluk müessesi kaldırmazdı. Burada akıllara hemen Istanbul Park 2010 geliyor doğal olarak. Başa oynayan ve şampiyonluk mücadelesi veren iki pilot, takım arkadaşı olsa da, artık arada dostluk pek kalmıyor. O kadar şampiyonluk olarak da düşünmeyin sadece. Toro Rosso pilotları, bu senenin başındaki testlerde aracın iyi olduğu ve her yarış puana oynayabileceği anlaşıldığı an kavga etmeye başladılar. Onların arkasından ateş gibi gelen Ricciardo faktörü de önemli tabi ki. 

Ve daha yeni bir hikayeye gelicem aslında. Bir nevi Prost-Senna hikayesi, bu sefer ralli parkurlarından. Sebastian Loeb. Tanımayanınız yok. Rallilerin efsanesi, son 7 senenin şampiyonu, bu senenin de şampiyona lideri. Sebastian Ogier ise Citroen'deki takım arkadaşı. Geçen sene Citroen'in Junior takımından fabrika takımına yarı zamanlı adım atmıştı, bu sene ikinci pilot oldu. Aynen Prost'un Senna geldiğinde halihazırda şampiyon ve en iyi pilot olması gibi biraz. Geçen sene Loeb, Ogier'in en büyük destekçilerinden biri iken ikilinin arası, Ford'un Ogier'e sezon arasında yaptığı teklif ile hafif bozuldu. Loeb, Ogier'in teklifi kabul etmesi gerektiğini düşünüyordu. Yani bir bakıma genç Fransız'ı istemiyordu. O günden beri Citroen içindeki kaynaklar, iki vatandaşın çok iyi geçinmediğini söylüyor.

2011 sezonunda, kural değişiklikleri de Citroen'i durduramadı ve Isveç Rallisi hariç bütün yarışların ardından Fransız milli marşı çalındı. 3 zafer Loeb'e, 3 zafer Ogier'e. Loeb kazanamadığı yarışlardaki istikrarından dolayı hala Ogier'in 22 puan önünde olsa da (ve aralarında Hirvonen de olsa), bir gün Loeb'ü tahtından indirecek biri varsa o da Ogier gibi geliyor bana ve ralli camiasındaki bir sürü insana. Bu yüzden de takım içindeki gerilim gittikçe artıyor. Ve en son Akropolis Rallisi'nde de bu gerilim had safhaya çıktı.

Ikinci günün sonunda lider giden Ogier, Loeb'ün son günde de yolu süpürmesi için son saniyede yavaşlayarak taktik yaptı. Buraya kadar çok enteresan bir şey yok çünkü rallilerde son yıllarda taktik kullanmak standart oldu. Ama Loeb 'ün isyanı, hem takım arkadaşı olarak Ogier'in bunu yapmasına hem de Ogier'e hedef zamanlar verip ona yardım eden ama kendisine yardım etmeyen takımına. Böylece Akropolis Rallisi'nin son gününde de yol süpürmek zorunda kalan Loeb, sabah etaplarında Ogier'e dayansa da öğleden sonra avantajını yitirerek geçildi.

Loeb, yaş olarak da artık pek genç sayılmaz. Bütün kariyerini Citroen'de geçirdikten sonra bu sene emekli olacağı konuşuluyor. Bir başka dedikodu da ralli parkurlarına uzun bir aradan sonra geri dönecek Volkswagen takımına geçmesi. Prost-Senna benzetmesine dönecek olursak, o sırada daha tecrübeli olan Prost ilk önce takım değiştirip Mclaren'den Ferrari'ye gitmiş, oradan da bir senelik ara vermişti. Ama Williams ile yaptığı geri dönüş, 1993 yılında ona son şampiyonluğunu getirmişti. Loeb'ün vereceği kararlar bakalım ne olacak...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails